Sayın takipçilerimiz size son çalışmamız olan Solo reklam filmimizin yapım aşamasını takdim ediyoruz:
Bu güne kadar solonun aman aman dikkat çeken reklamı yayınlanmamıştı. Şöyle akılda kalıcı, tuttuğunu koparan bir reklam filmine imza atmamışlardı. Çünkü efendim daha once bizimle çalışmamışlardı.
Biz bunlara bir teklif verelim dedik. Hemen kabul ettiler. Sanırız bütçe sıkıntısı çekiyorlarmış. Bizimkisi de en uygun teklifmiş falan fişman. Ya arkadaşım dedik çıkarken, bizi övme bize para ver...
Neyse öyle böyle projeye başladık. Şartımız şurtumuz da yok size bırakıyoruz her şeyi dediler.
Biz de başladık piyasa araştırmasına... Öncekikle efendim kimler kullanır bu soloyu? E nihayetinde peçete. Peçete dediğin nerede kullanılır diye ofisteki herkesi evde gözlem yapmaya gönderdim. Şimdi diyeceksiniz ki dökülen bir şeyi silmek için kullanılır. Ama yooo, öyle değil. Araştırmalarımızın sonucunda bu rulo peçetelerin en çok kızartmanın yağını çekmek için kullanıldığını öğrendik. E malum bizim örf ve annanelerimize göre kızartma böreğin yağı çok zararlıdır. Özellikle annanelerimizin tansiyon, kalp gibi problemleri olduğu için “böreğin yağını çekmesi” için tasarlanmış peçeteler sağlık problemlerinden kurtuluşlarının anahtarıdır. He diyeceksiniz ki böreğin içinde kalan yağ ne olacak. O peçete onun ancak yüzeyindeki yağı alacak, içindeki yağ aynen kalacak. Bunu diyorsanız muhtemelen A grubu ses’in içindesiniz ki bu nedenle bizi inanın hiç mi hiç ilgilendirmiyorsunuz.
Gelelim peçetenin ikinci kullanım alanına.. Bu alan da “pilavın demi alanı”dır. Bu yazı ile birlikte pilavın demi teriminin çıkış yerini hep birlikte hatırlayalım isterseniz. Bir gün Demi, Ashton ve Bruce evde takılırlarken Bruce Demi ile ilgili bir anısını Ashton ile paylaşmak ister. Bruce başlar anlatmaya: Bu Demi’yi ben istemeye gittiğimde evlerini bulamadım. Tabi o zamanlar ne google earth var ne tomtom. Neyse sokakta 2,6,8,10 numara var ama 4 numara yok. Sağa bakıyorum belki yanlışlıkla oraya koymuşlardır diye ama yok, göremiyorum. Neyse sonra dedim ben gideyim muhtara sorayım. Tam o esnada benim şöför bir mahalleliye danışabileceğimizi söyledi. Adama sorduk Demi nerede oturur bilir misin diye “haa Pallav’ın Demi” dedi ve bize yolu tarif etti.. Sonradan öğrendim ki Demi ‘nin babası Pallav seyyar nohut-pilavcı. Arabasının adını da kızına ithafen Demi koymuş. Biz adamın arabasını bulunca kendisi bizi eve götürdü. Sonra da afiyetle pilavlarımızı yedik. Yalnız ne pilavdı arkadaş... Ashton bu hikayeden sonra “real men don’t buy girls” kampanyasında Pallav’ın Demi’yi sponsor olarak alınca da bu terim yayılır da yayılır.. Tabi bu bir pilav markası ve adamın adı da pallaw olunca dilimize pilavın demi olarak aktarılır...Diye biliyoruz.. Çünkü dem dediğin çayda olur, pilavda ne arasın ki...
Efendim biz baktık bütün solo kullanan hanımların bir kaşık suda boğulası 12-13 yaşlarında bir kızları var. Maşallah bu kızlar ziyadesiyle meraklı ve henüz ergenliğe girmedikleri için ürpertici bir neşe saçıyorlar etraflarına. Bir de henüz karşı cinsle gerçek münsabeti tatmadıkları için sanal dünyalarında evlenmenin harika bir şey olduklarını düşünüyorlar. Bu nedenle takip ettikleri diziler de senaryolarını walt disney’in hikayelerinden esinlenerek yazan yapımcıların işi. Böyle bir kızı da reklamımızda konumlandırmamız gerekir diye düşündük. Ne de olsa alıcı kendini reklamdaki anne ile özdeşleştirmeliydi.
Bütün bunların ötesinde solo yazısını reklamın neresine yazsak da reklamın solo reklamı olduğu unutulmasın diye düşündük. En uygun yerin peçetelerin tutturulduğu şeyin üzeri olduğuna karar verdikten sonra oraya solo logosunu yapıştırdık. Malum reklam uzun, izleyicinin dikkatini dağıtmamak gerek. Reklamı sadece sanata katkı olsun diye yayınlamıyoruz sonuçta.
Bir de keşfettik ki bu anneler genelde kayınvalideleri ile birlikte yaşıyorlar. Kayınvalide’nin o kötü imajını silmek ve senaryomuzdaki eve neşe katmak adına şeker mi şeker, tatlı mı tatlı, zıpırdak mı zıpırdak bir kayınvalide portresi çizelim dedik. Belki biraz aşırıya kaçtık bilemiyoruz, sonuçta kaç kayınvalide dandik bir dizi başlarken kollarını kaldırmak suretiyle tezahurat yapar ki..
Neyse hikayemizin düğüm noktasında bu heyecanlı babane ve torun elbirliği ile sofranın düzenini bozacak aptalca bir şey yaparsa sorumlu annemiz evin işe gerçekten yarayan tek elemanı olarak olaya müdahele edebilecekti. Bu sayede evde düzeni sağlama, yemek getirme, götürme, etrafı temizleme v.b. görevlerin tümünün annede olduğu vurgulanacaktı. Zaten evin babası ve oğlu tipik bir türk ailesinde olduğu gibi sofranın kurulmasında hiç rol almamalıydı.
Son olarak “solo ile dizi keyfi devam ediyor” diyen annemiz sayesinde Türkiye’de dizi seyreden kadınların hepsini de reklamımızdaki solo kullanan anne ile özdeşleştirmesini sağlayabilecektik. Yani %99.9999’unu.. Fakat erkek oyuncumuza bu cümle o kadar da komik gelmemiş olsa gerek. Zira bütün ev bu yüce espri sonunda kahkahalara bürünürken evin beyinin suratındaki ifadeden bir türlü memnun kalamadık. Ne kadar uğraştıksa nafile... Neyse canım o kadar kusur kadı kızında da olur.
Buyrun izleyin: